NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
الْفُرَاتِ
أَبُو
مَسْعُودٍ
الرَّازِيُّ
أَخْبَرَنَا
عَبْدُ
الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
عُمَرَ عَنْ
نَافِعٍ عَنْ
ابْنِ عُمَرَ
قَالَ كَانَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
يَقْرَأُ
عَلَيْنَا
الْقُرْآنَ
فَإِذَا
مَرَّ
بِالسَّجْدَةِ
كَبَّرَ وَسَجَدَ
وَسَجَدْنَا
مَعَهُ قَالَ
عَبْدُ
الرَّزَّاقِ
وَكَانَ
الثَّوْرِيُّ
يُعْجِبُهُ
هَذَا
الْحَدِيثُ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
يُعْجِبُهُ
لِأَنَّهُ
كَبَّرَ
İbn Ömer (r.a.)'dan;
demiştir ki:
Resûlullah (s.a.v.) bize
Kur'ân okur, secde âyetine geldiği zaman tekbir alır ve secde ederdi. Onunla
birlikte biz de secde ederdik.
Abdurrezzâk;
"Sevrî'nin bu hadis hoşuna giderdi" demiştir. Ebû Dâvûd da
"hoşlanırdı, çünkü onda tekbir aldı" demiştir.
İzah:
Beyhakî,
es-Sünenu'l-kübrâ, II, 325
Nebi s.a.v. Kur'ân
okumasındaki maksat, ashaba Kur'an-ı Kerim'i öğretmenin yanısıra dinî hükümleri
Cennet ve Cehenneme ait şeyleri ve geçmiş ümmetlerin haberlerini öğretmektir.
Efendimiz ashaba Kur'an-ı Kerim okurken secde bulunan bir âyete gelince kalkıp
tekbir alır ve secdeye varır ashâb da kendisine uyarlardı.
Bu hadis tilâvet
secdesi için tekbirin gerekli olduğunu gösterir. İslâm ulemâsı bu konuda
ittifak halindedir. Secdeden kalkarken de tekbirin gerekliliği aynı şekilde
ihtilafsızdır. Bu, âyetin namaz içinde okunması halindedir. Namaz dışında
okunduğu zaman cumhura göre hüküm yine aynıdır. Fakat İmam Mâlik'in farklı
görüşü vardır.
Resûluüah'dan gelen
haberlerde Hz. Peygamberin tilâvet secdesi için ellerini kaldırdığına
tahiyyâtî okuduğuna ve selâm verdiğine dâir açık bir kayda rastlanmamaktadır.
Ulemânın çoğunluğu tilâvet secdesinde bunların bulunmadığı görüşündedirler.
Hanefî ve Mâlikîler bu gruptandır.
Şafiîlerden meşhur olan
görüşe göre tilâvet secdesi, namaz hâricinde okunmuşsa, iftitâh tekbiri alınıp
eller kaldırılır ve sonunda selâm verilir. Bazı Şafiîler teşehhüdü de lüzumlu
görürler.
Bu babın hadislerinden
ortaya çıkan neticelerin belli başlıları şunlardır:
Bir secde âyetini
işiten kimse, okuyan secde edince secde eder. İbn Battal, okuyanın secde etmesi
hâlinde işitene de secdenin lüzumunda ulemânın müttefik olduğunu söyler.
Secdenin lüzumu için kasden dinlemenin gerekli olup olmadığı ise, âlimler
arasında ihtilaflıdır.
Ebû Hanife'ye göre
ister kasten işitsin ister kasıtsız, her halükârda secde âyetini işitene secde
vâcibtir.
Mâliki ve Hanbelîlere
göre secdenin lüzumu için işitenin kasten dinlemesi gerekir.
Şâfiîlerde de kasten
dinleme şartı yoktur. Fakat kasten dinleyen için daha önemlidir.
Okuyan kimsenin kendisi
secde etmediği takdirde dinleyene gerekli olup olmadığı da aynı şekilde
ihtilaflıdır.
Hanefî ve Şâfiîlere
göre okuyan secde etmese bile, dinleyen için secde lâzımdır. Eğer Kur'ân-ı
Kerim okuyan mecnûn, çocuk veya hayızlı olmak gibi kendisine secdenin vâcib
olmadığı birisi ise, dinleyen mükellef için yine secde gereklidir.
Hanbelîlere ve
Malikilerin bir görüşüne göre, okuyan secde etmezse, işitene gerekmez.
Mâlikîlerin diğer bir görüşü, Hanefîler ve Şafiîlerinkine benzer. Yine
Mâlikîlere göre dinleyene secdenin gerekli olması için okuyanın imamete lâyık
birisi olması gerekir. Buna göre çocuğun, kadının veya kâfirin okuduğu secde
âyetini işitene secde gerekmez. Hanbelilerin görüşü de buna benzemekle birlikte
çocuğun okuması hakkında Mâlikîlerden farklı görüştedirler. Çünkü bunlar
çocuğun okuduğu secde âyetini işiten için secdeyi lüzumlu görürler.
2. Bu konunun başında
da temas edildiği gibi, tilâvet secdesinin hükmü İslâm ulemâsı arasında
ihtilaflıdır.
Cumhura göre secde
sünnettir. Ömer b. el-Hattâb, Selmân el-Fârisî, İbn Abbâs, İmran b. Husayn,
Mâlik, Şafiî, Evzaî, Ahmed; îshâk, Ebû Sevr ve Dâvûd bu görüşte-olanlardandır.
Bunlar geçmiş
hadislerde, Hz. Peygamberin mufassallarda secde etmediğine ve Necm Sûresi'ni
okuyunca secdeye hazırlanmamasına işaret eden hadisleri delil almışlardır.
Hâsılı bunların delilleri Efendimizin bazı secde âyetlerini okuduğu halde,
secdeye azmetmediğine işaret eden haberlerdir.
Hanefîlere göre tilâvet
secdesi vâcibtir. Delilleri, secdeyi emreden âyet-i kerimelerdir. Bunlar
cumhurun dayandığı hadisleri, görüşleri istikametinde anlamışlardır. Bu anlayış
farkına yeri geldikçe işaret edilmiştir.
3. Hadis-i şeriflerde
secde edecek kimsenin abdestli olmasının gereğine işaret eden bir kayda
rastlanmamaktadır. Ama cumhur, tilâvet secdesi için tahareti şart koşar, çünkü
bu secde, bir nevi namazdır ve namaz için taharet şarttır. Yine cumhura göre
secdenin setr-i avrete dikkat edilerek ve kıbleye karşı olması şarttır. İbn
Ömer, Şa'bî, Ebû Talib ve Mansûr'un tahareti şart koşmadıkları rivayet
edilmektedir.
Sübülü's-selâm sahibi
San'anî ve Neylü'Ievtâr'ın yazarı Şevkânî, tilâvet secdesinde taharetin şart olmadığı
görüşüne meyletmişlerdir. Hadislerde taharetin vücûbuna delâlet eden bir kaydın
olmamasını ve Hz. Peygamberin secde ettiğini gören herkesin secde ettiği halde
kendilerine abdestin emredilmeyişini görüşlerine delil gösterirler ve bunların
tümünün abdestli olmasının mümkün olmadığını söylerler.
Buhârîde, İbn Ömer'den
biri taharetin lüzumuna, diğeri aksine delâlet eden iki hadis mevcuttur. Bu
hadislerin arasını cem etmek için tahareti şart koşam büyük hadese
hamletmişlerdir.